كان عمر يتجول كثيرا في شوارع المدينة ويفتش (يتفقد) أحوال الناس يحاول أن يعرف المحتاجين في خلافته
وذات ليلة بينما كان يتجول سمع بكاء أطفال من بيت فافترب من البيت و طرق الباب فخرجت امرأة عجوز وسألها عمر عن سبب بكاء الأطفال فأجابت بأنهم جائعون منذ يومين ولذلك يبكون وقالت كنت أتظاهر أني أطبخ شيئا وأقلب ما في القدر لأسكتهم حتى يناموا
دهش عمر على هذا الجواب وقال للعجوز انتظري قليلا حتى أعود فهرول عمر ليأتي بدقيق وسمن وحملهما بنفسه وكان خادمه معه وأصر أن يحملهما ولكن عمر رفض طلبه قائلا أتحمل عني يوم القيامة وزري
وعندما وصل عمر إلى بيت العجوز كادت أنفاسه تنقطع فجهز عمر طعاما وأطعم الأولاد وبدؤوا يضحكون ويلعبون من الفرح
بينما غادر عمر مطمئنا بما رأى سمع المرأة تقول جزاك الله خيرا أنت أحق بمقام عمر منه ما كانت العجوز قد عرفت أن الذي جاء هو الخليفة نفسه في ظلام الليل
Hz. Ömer, hilafeti zamanında sık sık Medine sokaklarında dolaşır, halkın durumunu kontrol eder, ihtiyaç sahiplerini tesbite çalışırdı.
Bir gece dolaşırken, bir evden çocuk ağlamaları işitti. Eve yaklaştı, kapıyı çaldı. İçerden yaşlı bir kadın çıktı. Hz. Ömer, çocuklann niçin ağladığını sordu. Kadın, İkigünden beri aç olduklarını, bundan dolayı ağladıklarını; onları avu¬tup uyutmak için boş tencereyi karıştırıp durduğunu söyledi.
Hz. Ömer bu cevap üzerine irkildi. Kadıncağıza, “Biraz bekle, ben hemen ge-liyorum” dedi. Hemen koşup bir miktar un ve yağ sırtladı. Hizmetçisi de yanın¬daydı. Torbayı taşımak için ısrar ettiyse de, Hz. Ömer, “Kıyamet Günü benim yükümü de taşıyacak mısın?” diyerek onun isteğini reddetti.
Kadıncağızın evine vardığında, Hz. Ömer nefes nefeseydi. Hemen yemek yaptı, çocukların karnını doyurdu. Çocuklar sevinç içinde gülmeye, oynamaya başladılar.
Bunu gören Hz. Ömer kalbi rahatlamış olarak oradan ayrılırken, kadıncağızın, “Allah senden razı olsun. Ömer’in makamına asıl sen lâyıksın” dediğini işitti. Kadın, gece karanlığı